Çağımızda pek çok meslek ve el sanatı giderek unutulmaya yüz tutarken, 87 yaşındaki bir sanatçının azmi ve sevgisi, herkese ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Yıllar boyunca elde ettiği ustalıkla, el emeğini ve geleneksel sanatları yaşatmaya çalışarak, hem geçmişe bir saygı duruşunda bulunuyor hem de genç nesillere bu değerli mirası aktarmayı hedefliyor. Cengiz Yılmaz, yaptığı sanatı sadece bir meslek olarak değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak görüyor. Bu yazıda, onun yaşamına ve sanata adanmış hayatına daha yakından bakacağız.
El emeği, zanaat ve sanat arasındaki ince çizgide yer alan bir kavramdır. Özellikle geleneksel el sanatları, her kültürün kimliğini ve tarihini yansıtan önemli unsurlardandır. Cengiz Yılmaz, yaşadığı süre boyunca bu sanatların unutulmasını engellemek için çaba gösterdi. Köyde geçirdiği çocukluk yıllarından itibaren el sanatlarına olan ilgisi onu şekillendirdi. Aile büyüklerinden öğrendiği teknikleri, günümüzde bile titizlikle uyguluyor. Yılmaz, yaptığı her eserle birlikte geçmişten gelen hikaye ve geleneği geleceğe taşımayı amaçlıyor.
Özellikle ahşap oymacılığı ve elbiselerdeki dokuma sanatı konularında uzmanlaşan Cengiz Usta, her bir sanat eserine kendine özgü bir dokunuş katıyor. Yıldan yıla değişime uğrayan modern yaşamın içinde, geleneksel sanatların korunması ve yaşatılması gerektiğine inanıyor. Şu anki genç zanaatkarların ve sanatçıların, onu takip edip, kendi yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olabilmek için çeşitli atölyeler düzenliyor. Onun için en büyük ödül, kendi bilgilerini genç nesillere aktararak bu sanatı daha büyük kitlelere ulaştırmak. Cengiz Yılmaz’ın bu alandaki kararlılığı, diğer yaşlı sanatçılara da umut ve ilham vermekte.
Cengiz Usta, sadece bir sanatçı olmaktan öte, aynı zamanda bir öğretmen ve mentor. Yerel okullarda düzenlediği atölye çalışmalarıyla, genç nesil için bir rol model olma yolunda önemli adımlar atıyor. Öğrencilerine el sanatlarını sadece teknik olarak değil, aynı zamanda duygusal derinlikleriyle de öğretmeye çalışıyor. “Sanat, birer duygudur; onu yaşamadan anlamak mümkün değildir,” diyerek, sanatın sadece estetik bir faaliyet olmadığını, aynı zamanda duygu ve düşüncelerin bir yansıması olduğunu vurguluyor.
Gençlerin bu sanatlara olan ilgisini arttırmak için sosyal medyayı da etkin bir şekilde kullanan Cengiz Yılmaz, eserlerini ve çalışmalarını online platformlarda paylaşarak daha geniş kitlelere ulaşmayı amaçlıyor. Zamanının büyük bir kısmını sosyal medya içerikleri oluşturarak geçiren Yılmaz, haftanın belli günlerinde YouTube’da canlı yayın yaparak el sanatı dersleri veriyor. Bu sayede, hem enstrüman kullanımı hem de sanatsal teknikler konusunda geniş bir kitleye ulaşmaya çalışıyor. Gençleri bu geleneklerikeşfetmeye teşvik eden Cengiz Usta, her bir izleyicisinin potansiyel bir sanatçı olabileceğine inanıyor. Bu doğrultuda genç sanatçıların işlerini sergileyebileceği etkinlikler düzenleyerek onların önünü açmaya çalışıyor.
Cengiz Usta’nın hayatı boyunca kazandığı tecrübeler, onu derin bir yaşam bilgeliğine sahip kıldı. Her bir eserinde geçmişin izlerini taşırken, aynı zamanda günümüzün dinamiklerini de yansıtmayı başarıyor. "Sanat, zamanda duraklayıp geçmişi hissedebilme yeteneğidir," sözleriyle kendini ifade eden Yılmaz, her ustanın kendi hikayesini yaratma zorunluluğu olduğunu savunuyor. Bu bakış açısı, onu sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir tarih elçisi haline getiriyor. 87 yaşında bile çalışmaya ve üretmeye devam etmesi, onun azmi ve sanata olan tutkusunun bir göstergesi.
Sonuç olarak, Cengiz Yılmaz, 87 yaşında hala hayallerinin peşinden koşan, el emeğini ve geleneksel sanatları yaşatan bir mukaddesat. Kendisinin yaşamsal çabaları, sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam amacı; geçmişle geleceği buluşturan bir köprü olma özelliği taşıyor. Onun sevgisi ve azmi, genç nesillere ışık tutarken, gelecekte de unutulmaz el emeği mirasının yaşatılmasını sağlayacak. Cengiz Usta’nın yolculuğu, sadece kendi hikayesi değil, aynı zamanda bizlere de örnek bir yaşam felsefesi sunuyor.