FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in mezarının camlarla çevrilmesi, örgütün içindeki miras ve vasiyet krizini yeniden alevlendirdi. Terör örgütü FETÖ'nün lideri olan Gülen’in vefatından sonra yaşanan gelişmeler, sadece toplumsal değil, örgütsel bir çatışma ortamını da beraberinde getiriyor. Uzun yıllar boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamış olan Gülen’in, cenazesinin nasıl yapılacağı ve ardından mezarının çevresinin camla kaplanması gibi konular, dikkatleri örgütün iç yapısına ve iddialarına çekiyor.
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in hayatta iken pek çok takdir ve eleştiriyi bir arada topladığı biliniyor. Ancak onun ölümüyle birlikte, özellikle kendi pişmiş aşına ve kalbini kırdığı kişilere dair daha fazla bilgi ortaya çıkmaya başladı. Camlarla çevrili mezar, sunduğu görsellik kadar, altında yatan derin çatışmalarla da dikkat çekiyor. Ortaya çıkan iddialara göre, cam kaplama, Gülen’in mirasını koruma ve onu anma çabası açısından sembolik bir anlam taşıyor. Fakat bu durum, aynı zamanda FETÖ mensupları arasında çeşitli tartışmalara ve ihtilaflara yol açıyor.
Örgüt liderliğinde yapılan yolsuzluklar ve zenginleşme girişimleri sonrasında, Gülen’in ölümünden sonra ondan kalan mirasın nasıl paylaşılacağı konusunda ciddi belirsizlikler yaşanıyor. Terör örgütünde, kendisine en yakın isimler arasında bile Gülen’in biyo-politikasını ve öğretilerini temsil eden kişilerin kimler olduğu tartışma konusu haline geldi. Söz konusu cam kaplama, bu durumun yanı sıra, mezarına ve öğretisine gösterilen saygının ve bağlılığın dışavurumu olarak değerlendirilse de, aslında içsel bir çatışmanın da dışa vurumunu simgeliyor
Fethullah Gülen’in vasiyetine dair bilgiler, örgüt içindeki çeşitli fraksiyonlar ve bağlı kişiler arasında ciddi bir belirsizlik yaratmış durumda. Vasiyetin içeriği üzerinde oldukça fazla iddia öne sürülse de, kesin bir bilgiye henüz ulaşılamadı. Fakat, bazı kaynaklar, Gülen’in ölümünden önce yaptığı konuşmalarda, örgüt içerisindeki sadakat ve bağlılık durumlarına yönelik mesajlar verdiğini belirtmektedir. Örneğin, “Sadık olanlar kazanacak” söylemi, örgüt içerisinde farklı gruplar arasında bir güç mücadelesinin temelini oluşturmaktadır.
Ayrıca, FETÖ mensupları arasında, Gülen’in mirası üzerinde hak iddia eden birçok kişi bulunuyor. Bu durum, camlarla çevrili mezarının da bir simge haline gelmesine yol açmıştır. Terör örgütü içinde, kimlerin bu mirası devralacağı ve gerçek anlamda Gülen'in öğretilerini kimin temsil ettiği soruları gündeme gelirken, iç çatışmaların yanı sıra psikolojik bir savaşa dönüştüğü de gözlemleniyor. Hangi pozisyondan olursa olsun, bu çekişmeler, zaten zor durumda olan FETÖ organizasyonunun zamanla daha da zayıflamasına sebep olabilir.
FETÖ'nün mücadelesinin sadece dışarıdaki düşmanla değil, kendi içerisindeki grup ve bireylerle olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu ölçeklerde yaşanan halihazırdaki dolaylı çatışmalar, organizasyon içindeki devasa güç dinamiklerini sarsmakta, bazı kişilerin birbirlerine karşı duyduğu kin ve nefretin gün yüzüne çıkmasına yol açmaktadır. Miras mücadeleleri, elbette ki FETÖ’nün uluslararası siyasetteki etkilerini de sorgulama noktasında önemli bir kapı açmaktadır.
Sonuç olarak, Fethullah Gülen’in mezarı çevresindeki cam kaplama uygulaması, sembolik bir anlamın ötesinde, örgütün içideki kargaşayı ve iktidar mücadelelerini gözler önüne seriyor. Terör örgütü FETÖ’nün geleceği, sadece camlarla kaplı bir mezarın etrafında değil; aynı zamanda bu topraklarda yarattığı etki ve bağlantılarda gizli. Bunun yanı sıra, nahif bir manevi bağın, iç çekişmelerin ve derin bir kriz durumunun çarpıcı bir yansıması olarak kabul edilebilir.