Son günlerde Türkiye'de gündemi sarsan bir gelişme yaşandı. Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Rümeysa Öztürk, başörtüsüyle derslere giremeyeceği gerekçesiyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Bu durum, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de eğitim özgürlüğü ve bireysel hakların ihlali hakkında tartışmalara neden oldu. ABD'deki bir üniversitede akademik kariyerine devam eden Profesör John Smith, Rümeysa'nın yaşadığı haksızlıkları protesto etmek amacıyla açlık grevine başladı. Bu haber, hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda birçok insanın dikkatini çekti.
Rümeysa, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğrenim gören bir öğrenci olarak, başörtüsü takmanın onun eğitim hakkını nasıl etkilediğini kendi deneyimleriyle anlatıyor. Salgın döneminde uzaktan eğitimle derslerine devam eden Rümeysa, yüz yüze eğitim başladığında başörtüsü takarak derslere katılmak istedi ancak karşılaştığı engeller onu derin bir buhrana sürükledi. Ülkemizde başörtüsü takan bireylerin maruz kaldığı ayrımcılıklar ve baskılar, özellikle eğitim alanında ciddi sorunlar oluşturuyor. Rümeysa, ailesinin desteğiyle bu durumu kabullenmek yerine, kampüste ve sosyal medya üzerinden bu konuyu gündeme taşımak için mücadele etmeye karar verdi. Rümeysa'nın bu cesur adımı, birçok kişi tarafından desteklendi ve onun yaşadığı zorluklar sosyal medyada geniş bir yankı buldu.
Profesör John Smith, Rümeysa'nın yaşadığı olayları öğrenince Türkiye'de eğitim özgürlüğü için sesini yükseltmeye karar verdi. Sosyal medya ağlarında Rümeysa'nın mücadelesini duyurmakla kalmadı, aynı zamanda ABD'nin New York kentindeki üniversitesinin önünde bir açlık grevi başlattı. Smith, açlık grevi ile sadece Rümeysa'ya destek vermeyi değil, aynı zamanda tüm kadınların eğitim hakkının korunması gerektiğini de vurgulamak istiyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında Türkiye’de yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir dizi etkinlik ve basın toplantısı planladığı bildirildi. Açlık grevinin ilk gününde birçok öğrenci ve akademisyen, Jones'un yanında yer aldı ve protestoya destek vermek amacıyla üniversite kampüsünde toplandı.
Başka bir açıdan bakıldığında, Rümeysa’nın hikayesi daha geniş bir bağlamda kadın hakları ve eğitim özgürlüğü mücadelesinin bir sembolü olarak değerlendiriliyor. Profesör Smith’in bu eylemi, ABD’deki üniversite topluluğunun ve dünya genelinde kadın hakları savunucularının dikkatini çekti. Rümeysa’nın yaşadığı durumu duyurmak amacıyla düzenlenen etkinliklerde, yüzlerce gönüllü açlık grevi destekçisi James, etkinliğin amaçlarını ve önemini anlatan konuşmalar yaptı. “Eğitim bir insan hakkıdır. Kadınların eğitimi için ayrımcılık yapılmasına karşı sesimizi yükseltmeliyiz” ifadelerini kullandı. Bu gibi eylemler, toplumsal farkındalık yaratmak ve deneyimlerini paylaşmak adına kadınları bir araya getiriyor.
Ayrıca, Profesör John Smith'in sosyal medya üzerindeki takipçi sayısı hızlı bir şekilde arttı. Hemen hemen her ülkede eğitim özgürlüğü savunucuları ve kadın hakları aktivistleri, Rümeysa'nın yaşadığı durumu işaret ederek Paylaşımlar yapmaya başladılar. Bu durum, Türkiye'deki kampüslerde yaşanan sorunlara dikkat çekmek için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Sosyal medyada etkinin büyümeye devam etmesiyle birlikte, pek çok akademisyen ve öğrenci, Rümeysa’nın mücadelesine destek vermek amacıyla çeşitli kampanyalar başlatmaya niyetli.
Rümeysa'nın hikayesinin uluslararası bir yankı bulması, Türkiye'deki eğitim sistemindeki cinsiyet eşitsizliğine dair daha geniş bir tartışma başlatmış durumda. Birçok insan, bu tür haksızlıkların artık sona ermesi gerektiğine inanıyor ve eğitim alanında hak ihlalleri yaşanmamasına yönelik hükümetin adımlar atması için çağrıda bulunuyorlar. Rümeysa’nın ve onun durumunun sembolü olduğu geniş çaplı mücadelenin, gelecekte Türkiye'deki eğitim özgürlüğü politikalarının değişmesine katkı sağlaması umut ediliyor.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk’ün yaşadığı durum ve Profesör John Smith’in açlık grevi, eğitim özgürlüğü ve kadın hakları mücadelesinin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Dünya genelinde kadınların eğitim hakları için verilen mücadele, el birliğiyle güçlenmeye devam ediyor. Rümeysa’nın hikayesinin, diğer kadınları cesaretlendirmesi ve onları daha geniş bir değişim mücadelesine katılması adına ilham vermesi bekleniyor.